27 Haziran 2012 Çarşamba

Yapmak istediğim bir oyun modu


 Önce sağlam güzel grafikli bir strateji oyunu bulunmalı, modern zamanda geçen ve gerçekçi, turn- based ya da real time olabilir. Sonra yapılacak mod şundan ibaret olacak bir savaş var bu savaş küçük bir ülkede cereyan ediyor. Bir iç savaş ya da iki küçük ülkenin savaşı ülkelerin toplam hazineleri ve gelirlerinin yanı sıra toplam nüfusları da oyunun başından belli olacak. Mesela Kömüristan bir milyar dolar hazine, beş yüz bin nüfus yirmi bin asker yüz tank yirmi helkopter otuz uçak(küçük ve eski uçaklar), beşyüz zırhlı taşıyıcı muhtelif sayısı belli araç gereç. Mermerya sekizyüz milyon dolar hazine, altı yüzbin nüfus gibi yirmi beşbin asker ve sayılı araç gereç silah gibi. Sonra oyun başlayacak oyunda yüzbaşı ya da teğmen gibi küçük bir rütbe ile başlanacak ve modun orijinal oyundan ilk farkı piyadelerin çok bol, zırhlı araçların özellikle tankların nadir olması olacak. Mesela oyuna ilk başlandığında emrinizde elli askeriniz(beş tane onarlı birlik gibi düşünün) olacak ancak sadece bir tane zırhlı personel taşıyıcınız bulunacak. İkinci farkı çatışmalarda kayıp vermekte verdirmekte daha zor olacak: piyadeler hemen siper alıp uzun süre çatışacak(bunun için biraz ekstra yazılım gerekecektir ) bu yüzden hantal toplar ve sınırlı sayıda bulunacak rpg cephanesi çok önemli olacak. Bunun yanı sıra düşmanı iki farklı açıdan ateş altına almakta çok etkiyi olacak özellikle düşman piyadesinin arkasına dolanmak düşmanı hemen bitirecek, bu yüzden piyadeler özellikle siper almadıkları zaman çok kayıp verecekler ki bu durumun önüne geçilebilsin düşmanı kuşatmak kolay olmasın. Oynanışta topların ve zırhlı araçların büyük üstünlüğü cephane sınırı ile azaltılacak.            Oyunun oynanışının farkları bunlar olacak ancak esas fark görev sisteminde olacak mesela: Oyunda en beceriksiz oyuncunun bile kolayca başarabileceği bir ana görev olacak. Bunun yanı sıra en az üç tane de yan görev olacak bu yan görevleri yaptıkça terfi puanı kazanılacak ve rütbe atlanacak. Sadece ana görevleri yaparak oyunun başında teğmen iken oyunun sonunda yani savaş bittiğinde hepi topu yüzbaşı olunmuş olabilecek.      İkinci önemli mesele birlikleri korumak olacak çünkü takviye ve kaynaklar epey sınırlı olacak, her görevde bir önceki görevdeki askerlerimiz aynı halde yer alacak takviyeler ise başarı ile orantılı olacak.      Üçüncü bir farksa savaşta verilen zarar mesela diyelim görevin birinde çok zor bir iş başarıp düşmanın uçak savar bataryalarını ele geçirdiniz ve on uçağını düşürdünüz hem sağlam bir terfi alacak hem de bir daha o uçaklarca oyun boyunca rahatsız edilmeyeceğinizden o cephede işiniz oldukça kolaylaşacak. Ya da tankları düşünün, göreviniz olmadığı halde on düşman tankını patlatmayı başardınız, ilerleyen bölümlerde görevleri gerçekleştirmek kolaylaşacak çünkü başta belirttiğim gibi oyunda silah sayısı sınırlı ve para da az bundan dolayı bir sürü uğraştan sonra yok ettiğiniz düşmanların yerine hemen yenisinin gelebildiği bir oyun olmayacak.             Peki, tüm bunlar nasıl olacak, basit oyunda bir ana harita olacak ülkelerin ve orduların durumunu gösterecek beş cephe bulunacak ve buralarda asker ve araç sayıları belli olacak, bu ana harita bu tür verileri görev öncesi göstermek dışında çok bir işleve sahip olmayacak.        Terfi ettikçe elbette sizin ve dolayısıyla savaştığınız düşmanın birlikleri büyücek başlarda ana ordunun yan görevlerini yapan bir birlik iken zamanla cephe komutanı bile olabileceksiniz. Oyunda senaryo yazılardan ibaret olacak ama başarı savaş zamanı ve toplam ölen insanla belirlenecek yani oyunda sadece ana görevleri yapıp terfi etmeden sekiz, on sene süren bir savaşın içinde ülkenin kaynaklarını ve insanlarını kaybetmesini izleyebileceğiniz gibi. Kısa sürede çok büyük başarılar elde edip şehirlerin savaş alanına dönmesini sivillerin ölmesini (oyunda binalar kullanılacak ve kullanıldığında bu işin çaresi binayı yıkmak olacak ama genelde yerleşim yerleri de tahliye edilmemiş olacak bu siviller savaş esnasında barınaklarda olacak değillerse ortalıkta koşuşacaklar. ) Her iki ülkeye de iyilik yapıp bir, iki senede savaşın bitmesini sağlayabileceksiniz, bu durumda hem askerlerin hem vatandaşların hem de savaş uzadığında size verilmeye başlanan düşmanın şu para kaynağını yok et bu sanayi sitesini bombabala gibi görevler sonucunda oluşacak harabe durdurulacak ve bütün oyundaki esas amaç bu olacak. 

Bıkkınlık noktası

Ülkemiz sürekli hakaret altında, zayıfız. İnsanlarımızın çok büyük çoğunluğu (sadece medya değil) değil savaş en küçük bir çatışma dahi istemiyor bunun birkaç sebebi var sıralamam gerekirse:
1. Otuz yıldır savaştığımız pkk ya diş geçiremedik, insanlarımız ordumuzun güçlü olduğuna artık inanmıyorlar ve Osmanlının son döneminde olduğu gibi güçsüz bir ordu ile girilen savaşların bize yenilgi getireceğini bilmeseler de seziyorlar.
2. Son üç yüz yıldır savaş ve kazanım kelimeleri yan yana gelmiyor bu millet için. Kazansak bile döktüğümüz kanın onda biri nispetinde kazanım elde edeceğimizi çünkü uluslar arası düzlemde bizi destekleyen devletlerin olmadığını biliyorlar ya da hissediyorlar.
3. Evlatlarını işe yaramazca kaybetmek istemiyorlar herkes şunu bilmeli: Başka devletler savaşları kaybetseler de düşmanlarını bir daha savaşamayacak kadar hasar verirler (Amerika Vietnam örneği) biz ise kazansak bile kaybeden hemen gücünü geri toplar çünkü ortada hasar yoktur (Osmanlı Sırbistan, Osmanlı Yunanistan, Osmanlı Bulgaristan, Türkiye Cumhuriyeti Ermenistan  ) çünkü Türk milleti sivillere zarar vermez hatta esir askerlere bile çok işi davranır (Biz Çanakkale'de esir İngiliz askerlerini aç olduğumuz halde en iyi şekilde besledik ama onlar bizimkileri aşırı klorlanmış sularla kör ettiler) bu bizi savaşması en kolay göze alınan ülke haline getiriyor. Bir örnekle açıklamak gerekirse iki tane adam olsun aynı güçte olsunlar bir başka adamsa bu ikisinden birine çatmaya niyetlensin diğer ülkeleri temsil eden adam saldırganla dövüşür eğer saldırgan yere düşerse onu aylarca hastaneden çıkamayacak şekilde benzetir eğer kazanırsa ilk fırsatta onun arkasından başına bela olacak yığınla iş yapar. Gelelim Türkiyeyi temsil eden adama o kendisine saldıran saldırganı olabilecek en yumuşak şekilde durdurur ve yere düşünce onu dövmez. Eğer yenilirse de kendisine ne yapılırsa yapılsın kin tutmaya zahmet etmez her zaman babaların suçları oğullara geçmez anlayışını savunduğundan gücünü geri kazandığında intikam almaz. İşte böyle siz bu iki adamdan birine saldıracak olsanız hangisine saldırırsınız?
Tabi anlamsız kan dökmektir bizim için savaşmak kendi kanımızı anlamsızca boşa harcamaktır. Çünkü biz savaşmayı bilmiyoruz. Bizim milletimiz bu mantığı sürdüremez sürdürürse boş yere niye biz yeniliyoruz diye ağlarız.

26 Haziran 2012 Salı

Sakince anlatıyım

Suriye meselesinde savaş istemiyoruz diyenlere küfrettim durdum. Pek bir anlamı yok ama bir gün bu bloğu birileri okursa diye neden savaşın gerekli olduğunu anlatayım. 
   Basitçe savaş ciddiyet ve caydırıcılık için gerekiyor elinde dünyanın en büyük ordusu da olsa kullanmayacaksan sen zayıfsın, kimse seni ciddiye almaz ama gücünü kullandığında ise sonuçların önüne kimse geçemez.    Bunun en basit örneği kıbrıstır biz müdahale edene kadar tüm uluslar arası hukuk kuralları palavradan ibaretti ama biraz mermi biraz bomba bu işi çözdük ve bir anda hukuk kuralları geçerli olmaya başladı. Dünya devletler düzlemi bir kurtlar sofrası ve hakkını ısırıp alamayacak kurt açlıktan ölür. Aynı şey devletler içinde geçerli ısırıp hakkını alamayan devlet mahvolur gider.    Peki savaş istemiyoruz diyenlere ne denecek? Biz en son artisliğimizi kardak adasında yaptık o zamandan beri sırasıyla askerimizin kafasına torba geçirilmesi (verdiğimiz tepki çok cılızdı (yok gibi bişeydi) ama o zamanki şartlarda anlaşılabilirdi.) mavi marmarada vatandaşlarımızın katledilmesi (gayet güzel savaş sebebiydi ama biz israille savaşmayı göze alamayacak kadar güçsüzüz ve bütün dünya bunu biliyor) ve en son da bu uçağımızın suriyece düşürülmesi hadisesi. Mesele şu sadece havlayan ama asla ısırmayan bir köpek gibi algılanıyoruz artık. Uçağımızın düşürüldüğünü öğrendiğimde en azından tehdit dolu bir tatbikat bekliyordum. Ama hiç bir şey olmadı, artık bu  üç oldu ve bütün devletler bizim sızlanmak ve yakınmaktan başka hiç bir şeye güç yetiremiyeceğimizi biliyorlar.     Rusya devlet başkanının bir sözü vardır "Kimseyi güçsüzlüğümüzle tahrik etmeyeceğiz" rusya gürcistanda gücünü gösterene kadar pek ciddiye alınmayan bir ülke olmuştu çevresindeki bütün ülkelerde renkli devrimler yapılıyordu ve sonuç bir küçük savaş ve yeniden milletler muvazenesinde ciddiye alınan bir devlet haline geldi.    Barış severliğin ve pasifistliğin bir limiti vardır o limite kadar pasifistlik barışla sonuçlanır o limitten sonra ise çok büyük savaşlara yol açar. Barışı sevdiğini söyleyen insanlar aklını başına almalı çünkü silahların gölgesi  yoksa barış bitmiş demektir.    Boşnaklar barıştan başka bir şey istemedi ve barışı çok güzel aldılar. Silahı olmayan için barış köleliktir... Benden inciler. Daha pek çok söz söyleyebilirim bu konuda ama bu kadar yeter.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Bir konuda da biz haksız olmayalım

Televizyonlarda haberler, haberlerde söylenense sürekli türkiyenin haksız olduğu, kabul etmeliyim koca ülkede bir ben bizim haklı olduğumuzu düşünüyorum.
   Ermeni meselesi örneğin herkes ağız birliği etmiş sağı da solu da biz bu suçu işledik diyor. Hayır işlesek gam yemeyeceğim ama bütün dünya aynı şeyi tekrarlayınca bizimkilerde mecburen kabullendi sanırım.
   Hadi şöylece bir mantığımızı toplayalım 1, Dünya savaşı esnası 1915 yılına bir göz atalım. Savaş öncesi balkan harbinde anamız ağlamış. Ordularımız orta-doğuda ser sefil savaşıyor Sarıkamış'ta 90 bin şehit yemen daha beter çanakkalede 250 bin şehit vermekle meşgulüz tüm bunlar hepi topu on milyon olan bir milletin başına geliyor hesap edin. Yani savaşacak durumda olan erkeklerin tamamı ya cephede ya şehit düşmüş. Sonra nedense  zaten başına pişmiş tavuğun başına gelenden çok iş gelmiş milletimiz kalkmış birde ermenilere soykırım yapmış (!) akıl var mantık var biz nereye ermeniler katledip ellerine isyan sebebi veriyoruz? Bir ermeniler eksik kaldı onlarlada savaşalım diye mi? Ben kime anlatıyorum ki bu ülkede biz haklıyız demek suç olmuş.

Ne olmalı neden olmalı

Ben uçağımızın düşürülmesi ile birlikte bu blogu açtım, öfkeliydim ve birileri beni duysun istedim. Tabi kimse beni duymadı o ayrı, ama nete not düşeceğim. Nete not düşeceğim ki gelecekte çocuklarımıza tarih dersi verilirken "bir tane bile geleceği ön görebilen adam yok muydu? " sorusuna cevap olsun CEVAP:BEN VARDIM! Evet gelecekte ne olacağını biliyorum:  Türkiye elinden şekeri alınmış çocuk misali Başta Amerika olmak üzere krizle boğuşan ve Türkiyeyi zerre miskal umursamayan müttefiklerine koşup "uvaa, uvaa bize yardım edin" diye ağlayacak onlarda "çok işimiz var başka zaman gel" diyecek. Türkiye kendisinin üçte biri gücündeki suriye karşısında ezilmiş olacak muhtemelen ilk saldırıya ciddi bir tepki olmayınca suriye daha da küstahlaşacaktır. Tacizler artınca ülkemizin iyice güçten düşmüş daha önemlisi korkak bir devlet olduğu anlaşılacak ve tüm komşularımız elinden sızlanıp konuşmaktan başka bir şey gelmiyen ülkemizi taciz edecekler çok geçmeden sınırı geçip türk köylerini basıp erkekleri vurup kadınlarımıza tecavüz edecek ermenilerden özür istiyen dünyanın en ödlek devleti olacağız.
Peki ne yapılmalı? Kimseyi beklemeye gerek yok savaş ilanına da, ani bir saldırı ile baskın basanındır usülü suriyeye saldırmalıyız, füzelerinin ve tanklarını bir hava saldırısı ile yok edip bize fırlatacakları ne varsa olabildiğince füze savunma füzeleriyle durdurmalıyız. Bu esnada çok sayıda uçak kaybediceğiz ama sorun değil zaten F-4 leri 2020 de tedavülden kaldıracaktık onları kullanırız. Pilotlarda bi zahmet fırlatma tuşundan el çekmeden uçarlar böylece pilot kaybımızda az olur. Ya da F-4 lere insansız uçuş mekanizması takıp insansız uçağa çeviririz, yeterli teknolojimiz var. Sonra tanklarla gireriz muhalif şehirlerine bir şey yapmadan kahraman gibi karşılanır esat yanlısı şehirleri ise hiç risk almadan obüslerle bombalarız. İnsanlar esadın yanında durursa helak olucağını ve bizim merhamet etmeyip teslim olmayan şehirleri toptan yok edeceğimizi anlarlar. Sonuç güzel olur bir daha kimse özellikle bastı bacak devletler bize saldıramaz ve karşımızda titrerler biz de gücümüzü ispat etmiş ve saygınlığımızı ve caydırıcılığımızı epey arttırmış oluruz.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Suriye'nin vurduğu kartal

İşte düşürülen uçağımızla aynı modelde bir uçak, bir F-4. Bizim vatandaşımız pek bilmez ama ülkemiz her işini bu ellilerden kalma uçakla görür yetmişlerin sonundan beri elimizde bulunan F-16 larsa ancak yunanlarla it dalaşı yaparken kullanılır. Bu resmi koydum çünkü düşürülen uçağımızdan bahseden televizyonlar sürekli F-16 görüntüsü koymaktalar.
   Gelelim asıl meseleye bu gün iyice anlamış bulunmaktayım ki bizim ülkemiz ödlek zavallılarca yönetilmekte, medyamız ödlek zavallıların elinde ve bunlar kendilerini saklayacak delik arıyor neredeyse. Nasıl olurda bir ülke medyası uçağını düşüren bir ülkeye karşı "Ama pilotları aramaya yardım ediyorlar, bir yanlışlık olmuş unutalım gitsin" tarzı bir tavır takınabilir? Nasıl "onurlu" hükümet yetkilileri bu kadar cılız ve şapşalca tepkiler verebilir? Neyse dün israil bu gün suriye bakalım yarın kim ensemize bir tane patlatacak, iyice şamar oğlanına döndük benden söylemesi.

Görmüyormusunuz?


   Bu gün ülkemiz nasıl üç kuruşluk zerre onuru olmayan bir yere dönüştü gördük.
 Kimse umursamıyor birileri askerliğini yapan gencecik delikanlıları şehit ediyor
 ama medyamızda bunu kimse kötü bir şey olarak görmüyor pkk en ağır
 saldırıları yapıyor ve ülkemizde medyamız sanki vazo kıran beş yaşındaki çocuğa
 "Aaa niye böyle yaptın biraz dikkat etseydin daha hoş olmazmıydı" der gibi tepki
 veriyor.  Askerin polisin en küçük hatası hapislerde biterken teröriste hiç bir şey
 olmuyor. Çatışma esnasında kazaen bir sivil vuran asker ve polis otuz yıl yerken
 onlarca kişinin kanı elinde olan teröristler ne ceza alıyor? Devlet o askeri, polisi
 hapse tıkınca ne olur bilmiyor mu? Bu ülkede artık hükümetin bir şeyi fark
 etmesi lazım: ANTİ MİLİTARİZMİN BOKUNU ÇIKARDILAR!!!