14 Eylül 2012 Cuma
Yeniden öfkelenene kadar elveda
Öfkelendiğimde kimseye dillendirmek istemediğim şeyleri ve yine insanların delimisin işine gücüne bak diyeceği cinsten oyunlarla ilgili fikirlerimi yazdığım bu bağırma sayfasını yeniden öfkelenene dek kullanım dışı bırakıyorum.
8 Ağustos 2012 Çarşamba
Strateji oyunu tavsiyesi
İnternette çeşitli oyun türleriyle ilgili tavsiye aradım ama bulamadım. Bundan dolayı ben kendi bildiğim strateji oyunlarını tavsiye kararı alıyorum. İşte türlerine göre ayrılmış sıtrateji oyunu tavsiyelerim.
1.Modern savaş stratejisi (günümüz ya da günümüze yakın teknolojisi olan(soğuk savaş, yakın gelecek)) (not oyunların adını doğru yazamayabilirim)
World in Confilict: Yıl:2007
Mükemmel bir oynanabilirliğe sahip. Oynayabileceğiniz en iyi strateji oyunu. Üretim diye birşey yok. Sadece noktaları çok çeşitli silahlar ve hava destegi ile elegeçiriyorsunuz orda durduğunuz süre içinde savunma mevzileri oluşuyor. İngilizce biliyorsanız güzel bir senaryosu ve 2012 itibariyle hala göze hoş gelen grafikleri var. Herkese tavsiye erderim. Strateji oyunları çok sıkıcı ama yine de denemek istiyorum diyenler için birebir.
Generals ve ek paketi zero hour: Yıl:2004
Eskiliğine bakmam diyorsanız tek kaynaklı bir strateji oyunu karmaşık değil. Senaryo güzel (propaganda amaçlı yapılmıştı) Üç ırk var animasyonlar göz alıcıydı. Tavsiye ederim.
Generals 2: Yıl:2013
Çıkmasını büyük bir hevesle bekliyorum. Muhtemelen muhteşem olacak.
Wargame- European Escalation yıl:2012
Hevesle bekledim ama çok zor olduğundan oynayamadım.
Araçlarınızın benzini ve mermisi kısıtlı ve doldurma noktaları da göremedim. İleri düzey birşey arıyorsanız deniyebilirsiniz yoksa gidin ilk tavsiye ettiğim oyunu oynayın.
2.İkinci dünya savaşı stratejisi:
Company of heroes: Yıl: 2007
Üç kaynaklı (fuel: Benzin, manpover: insangücü, Amunition:Mühimmat ) çeşitli noktaları piyadelerle ele geçirme suretiyle kaynak elde ediliyor toplayıcılar yok.Oynanış Dawn of war'a benziyor zaten aynı firmanın gırafikler günümüz itibariyle hala yeterli ve güzel. Oyunun inceleme puanları da çok yüksek güzel bir senaryosu da var ama benim ilk tavsiyem ve istisnasız bütün oyunculara tavsiyem World in Confilicttir.
Blitzkrig3: Yıl:2006(galiba)
Sert ve zorlu bir oyun arıyorsanız bire bir. Kaynak sistemi yok sadece takviye kuvvet alma var. Yeterince güzel ileri düzeyde birşey arayanlara tavsiye edilir. Tüm savaştaki kara savaşlarını (japonya dahil) yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda gerçekçilik istiyorsanız sonuna kadar var.
R.U.S.E: yıl 2010(galiba)
Basit taktikler kolay oynanış dev harita. İncelemelerini bulup okuyun hoşunuza giderse oynayın.
Commandos3: 2003
Strateji oyunundan çok zamanlaması olan bir puzzle oyunu. Şahsen ben hiç beceremedim ama seveni çok. Güzel oyun yakın zamanda çıkan bir örneğide yok. Yani her şeyi bitirdim canım farklı türde birşey çekiyor diyorsanız durmayın dalın.
Total war serisi ve benzerleri: Total war serisi seri olarak iyidir ama oynaya oynaya sıkıldım benzeri kaliteli bir şey varmı diye soranlara.
King arthur rol playing war game:
Oynamadım ama iyi diye sitelerde yazıyor. Canavarların fantastik yaratıkların bulunduğu bir oyun. Bir bakmak lazım
Knights of honor: 2004
İki boyutlu grafikleri var.Grafikler güzel ve iki boyutlu olduklarından eskimiyorlar da. Öğrenmesi kolay oynaması güzel. Total vardaki gibi komutanınız var şehirler ülkeler ve kesinlikle total warlardakinden çok daha iyi diplomasi (Eğer güçlüyseniz kuzu kuzu diğer devletlerden haraç alabiliyorsunuz). Bunun yanı sıra bütün devletler oynanabiliyor (anadolu beylikleri bile var).Gerçekten yılına aldırmayın bir deneyin.
Rus yapımı küçük bütçeli bir çok benzer oyun var. Hemen hepsi işeyaramaz. Söylemedi demeyin.
Age of Empires benzeri:
En son çıkan age of empiresten sonra bildiğim kaynak toplamalı çağ atlamalı son oyun empire earth 3 tü ve pek iyi de değil diyorlar. yani yok. İyi birtane bilen yorum olarak yazsın.
Bana fena halde bu türde, farklı bir oyun lazım diyorsanız 2003 te çıkmış age of yada empire earth olmayan bir oyun var.(adını hatırlamıyorum arar bulursunuz) Ama dediğim gibi artık bunlardan yapmıyorlar.
Paradox oyunları:
Burada kastettiğim herat of iron, europa universials gibi oyunlar, yoksa mount & blade'ti de bu firma dağıtıyor. Bu oyunlar çok karmaşıktır ama çok heves ettiyseniz europa universials başlamak için en iyi seçim
Europa universials 3: 2007
Dünya haritası var total var gibi ama savaşları yönetmiyorsunuz, teknoloji geliştirme ve gerçekçi politika sistemi de var. Din siyaset ve daha önemlisi bütün dünyayı içeriyor. Gerçi avrupa dışındaki ülkeler tarih itibariyle teknolojik açıdan çok geriler (şahsi fikrim çok abartılmış) ama yine de ben ayrıntılı ülke yönetimi istiyorum diyorsanız. Buyrun bundan başlayın.
Şehircilik oyunları:
Sim citiy: Çok iyi bir oyun serisi ama kesinlikle benim favorim değil. Yine de şehircilik oyunlarına başlamak için iyi seçim.
Cesar IV: 2006
Eğer cesar 3 gibiyse iyi fakat grafikler günümüz için insanın gözüne batacak kadar kötü. Şahsen denemedim bile ama yine de ben ordu yönetebildiğim (çok ayrıntısız bir şekilde) ve aynı zamanda bir roma şehri kurabildiğim bir oyun arıyorum diyorsanız diğer seçeneğiniz (Romaryum imperyumdu galiba) kadar iyi.
En azından alternatifinin aksine inşa ettiğiniz şehir şehre benziyor.(Diğeri oynanış açısından setlers tarzı ve on onbeş ev anca kuruyorsunuz)
Setlers7: 2010
Yeni ve iyi grafikler kolay sayılabilecek bir oynanış (diğerlerine göre) ilk bölümünü bitirdim korsan oynayacaksanız (benim gibi) denemeyin çünkü korsan sürümü epey kötü çalışıyor. Ki korsan sürümünün bu kadar kötü çalışmasını sağladılarsa orjinali de güvenlik yüzünden epey tatsizdir benden söylemesi.
Anno serisi
Oynadığım oyunu gayet iyiydi. Bütün şehircilik oyunları gibi savaş sistemi basit. Ama adalar ve kolonileşme mantığı gayet zevkli. Kurduğunuz şehir şehre benziyor.
Tipico serisi
Oynamadım bilmiyorum. iyi diyorlar ama ben bütün şehircilik oyunlar arasından annoyu tavsiye ederim 1404 muhtemelen en iyisidir ben sadece 1701 i oynadım.
Şimdilik bu kadar uzaylı oyunlarla devam ediceğim.
1.Modern savaş stratejisi (günümüz ya da günümüze yakın teknolojisi olan(soğuk savaş, yakın gelecek)) (not oyunların adını doğru yazamayabilirim)
World in Confilict: Yıl:2007
Mükemmel bir oynanabilirliğe sahip. Oynayabileceğiniz en iyi strateji oyunu. Üretim diye birşey yok. Sadece noktaları çok çeşitli silahlar ve hava destegi ile elegeçiriyorsunuz orda durduğunuz süre içinde savunma mevzileri oluşuyor. İngilizce biliyorsanız güzel bir senaryosu ve 2012 itibariyle hala göze hoş gelen grafikleri var. Herkese tavsiye erderim. Strateji oyunları çok sıkıcı ama yine de denemek istiyorum diyenler için birebir.
Generals ve ek paketi zero hour: Yıl:2004
Eskiliğine bakmam diyorsanız tek kaynaklı bir strateji oyunu karmaşık değil. Senaryo güzel (propaganda amaçlı yapılmıştı) Üç ırk var animasyonlar göz alıcıydı. Tavsiye ederim.
Generals 2: Yıl:2013
Çıkmasını büyük bir hevesle bekliyorum. Muhtemelen muhteşem olacak.
Wargame- European Escalation yıl:2012
Hevesle bekledim ama çok zor olduğundan oynayamadım.
Araçlarınızın benzini ve mermisi kısıtlı ve doldurma noktaları da göremedim. İleri düzey birşey arıyorsanız deniyebilirsiniz yoksa gidin ilk tavsiye ettiğim oyunu oynayın.
2.İkinci dünya savaşı stratejisi:
Company of heroes: Yıl: 2007
Üç kaynaklı (fuel: Benzin, manpover: insangücü, Amunition:Mühimmat ) çeşitli noktaları piyadelerle ele geçirme suretiyle kaynak elde ediliyor toplayıcılar yok.Oynanış Dawn of war'a benziyor zaten aynı firmanın gırafikler günümüz itibariyle hala yeterli ve güzel. Oyunun inceleme puanları da çok yüksek güzel bir senaryosu da var ama benim ilk tavsiyem ve istisnasız bütün oyunculara tavsiyem World in Confilicttir.
Blitzkrig3: Yıl:2006(galiba)
Sert ve zorlu bir oyun arıyorsanız bire bir. Kaynak sistemi yok sadece takviye kuvvet alma var. Yeterince güzel ileri düzeyde birşey arayanlara tavsiye edilir. Tüm savaştaki kara savaşlarını (japonya dahil) yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda gerçekçilik istiyorsanız sonuna kadar var.
R.U.S.E: yıl 2010(galiba)
Basit taktikler kolay oynanış dev harita. İncelemelerini bulup okuyun hoşunuza giderse oynayın.
Commandos3: 2003
Strateji oyunundan çok zamanlaması olan bir puzzle oyunu. Şahsen ben hiç beceremedim ama seveni çok. Güzel oyun yakın zamanda çıkan bir örneğide yok. Yani her şeyi bitirdim canım farklı türde birşey çekiyor diyorsanız durmayın dalın.
Total war serisi ve benzerleri: Total war serisi seri olarak iyidir ama oynaya oynaya sıkıldım benzeri kaliteli bir şey varmı diye soranlara.
King arthur rol playing war game:
Oynamadım ama iyi diye sitelerde yazıyor. Canavarların fantastik yaratıkların bulunduğu bir oyun. Bir bakmak lazım
Knights of honor: 2004
İki boyutlu grafikleri var.Grafikler güzel ve iki boyutlu olduklarından eskimiyorlar da. Öğrenmesi kolay oynaması güzel. Total vardaki gibi komutanınız var şehirler ülkeler ve kesinlikle total warlardakinden çok daha iyi diplomasi (Eğer güçlüyseniz kuzu kuzu diğer devletlerden haraç alabiliyorsunuz). Bunun yanı sıra bütün devletler oynanabiliyor (anadolu beylikleri bile var).Gerçekten yılına aldırmayın bir deneyin.
Rus yapımı küçük bütçeli bir çok benzer oyun var. Hemen hepsi işeyaramaz. Söylemedi demeyin.
Age of Empires benzeri:
En son çıkan age of empiresten sonra bildiğim kaynak toplamalı çağ atlamalı son oyun empire earth 3 tü ve pek iyi de değil diyorlar. yani yok. İyi birtane bilen yorum olarak yazsın.
Bana fena halde bu türde, farklı bir oyun lazım diyorsanız 2003 te çıkmış age of yada empire earth olmayan bir oyun var.(adını hatırlamıyorum arar bulursunuz) Ama dediğim gibi artık bunlardan yapmıyorlar.
Paradox oyunları:
Burada kastettiğim herat of iron, europa universials gibi oyunlar, yoksa mount & blade'ti de bu firma dağıtıyor. Bu oyunlar çok karmaşıktır ama çok heves ettiyseniz europa universials başlamak için en iyi seçim
Europa universials 3: 2007
Dünya haritası var total var gibi ama savaşları yönetmiyorsunuz, teknoloji geliştirme ve gerçekçi politika sistemi de var. Din siyaset ve daha önemlisi bütün dünyayı içeriyor. Gerçi avrupa dışındaki ülkeler tarih itibariyle teknolojik açıdan çok geriler (şahsi fikrim çok abartılmış) ama yine de ben ayrıntılı ülke yönetimi istiyorum diyorsanız. Buyrun bundan başlayın.
Şehircilik oyunları:
Sim citiy: Çok iyi bir oyun serisi ama kesinlikle benim favorim değil. Yine de şehircilik oyunlarına başlamak için iyi seçim.
Cesar IV: 2006
Eğer cesar 3 gibiyse iyi fakat grafikler günümüz için insanın gözüne batacak kadar kötü. Şahsen denemedim bile ama yine de ben ordu yönetebildiğim (çok ayrıntısız bir şekilde) ve aynı zamanda bir roma şehri kurabildiğim bir oyun arıyorum diyorsanız diğer seçeneğiniz (Romaryum imperyumdu galiba) kadar iyi.
En azından alternatifinin aksine inşa ettiğiniz şehir şehre benziyor.(Diğeri oynanış açısından setlers tarzı ve on onbeş ev anca kuruyorsunuz)
Setlers7: 2010
Yeni ve iyi grafikler kolay sayılabilecek bir oynanış (diğerlerine göre) ilk bölümünü bitirdim korsan oynayacaksanız (benim gibi) denemeyin çünkü korsan sürümü epey kötü çalışıyor. Ki korsan sürümünün bu kadar kötü çalışmasını sağladılarsa orjinali de güvenlik yüzünden epey tatsizdir benden söylemesi.
Anno serisi
Oynadığım oyunu gayet iyiydi. Bütün şehircilik oyunları gibi savaş sistemi basit. Ama adalar ve kolonileşme mantığı gayet zevkli. Kurduğunuz şehir şehre benziyor.
Tipico serisi
Oynamadım bilmiyorum. iyi diyorlar ama ben bütün şehircilik oyunlar arasından annoyu tavsiye ederim 1404 muhtemelen en iyisidir ben sadece 1701 i oynadım.
Şimdilik bu kadar uzaylı oyunlarla devam ediceğim.
23 Temmuz 2012 Pazartesi
neye inandığının ve nasıl inandığının hiç bir önemi yok
Başlık bu okunmayan bloğuma bir eklenti daha. Neden sahte bir adla kimsenin okumadığı bir blog yazıyorum biliyormusun okuyan kişi. Çünkü farklı olmayı sevmiyorum. Eğer gerçek düşüncelerimi tanıdığım insanlara açsaydım dışlanırdım. O yüzden ne düşündüğümü kendime saklıyorum. Herkesden çok farklı düşünüyorum. Ama hiç bir önemi yok. Olmasıda gerekmiyor zaten. Diyebilirsinki pek çok insan farklı şeyler düşünüyor farklı siyası, dini, dünya görüşleri var. Hayır yok herkes belli kalıplar içerisine sıkışmış üç beş görüşten birini savunuyor. Diğer sesler ise bastırılıyor. Ne anlamı var, bu kadar.
3 Temmuz 2012 Salı
İnsan nasıl 0 çekebilir
Bir insan üniversite sınavında nasıl 0 çeker bunu aklım almıyor. Yani bu insanın her hangi bir özrü yoksa nasıl içlerinde gayet kolay sorularında olduğu bir şeyde başarısız olabilir ki? yani nasıl bir tane bile bilemez çok basit işlem sorularından en basit coğrafya sorularına, okuduğunu anlamadan ibaret Türkçe sorularına yani nasıl. Bu sonuçla karşılaşan çocuklar incelemeye alınmalı ya ailelerinde felaket derecesinde sorunlar var böyleyse hemen bu çocuklar devlet korumasına alınmalı. Ya da okullarına hiç uğramıyorlar bu durumda o okulun yoklama sıkıntısı giderilmeli. Belkide okulda sürekli şiddet ve tacize falan uğruyorlardır sorumlular bulunup diğer çocuklar korunmalı. Son olarak zeka özürlüsü olabilir çocuk bu çocuk zekasına uygun bir işe yerleştirilmeli. Peki ya bunların hiç biri değilse? İşte bu insanlar tespit edilip parazit olarak damgalanmalılar ölene dek madenlerde kırbaçlanarak çalıştırılmalılar ve yok edilmeliler. İnsanlık bu denli tembel canlıların varlığını kaldıramaz.
2 Temmuz 2012 Pazartesi
Nasıl şiir yarışması kazanılır tarifi
Şiir yarışması kazanmak istiyorsanız önce belli başlı bazı şeyleri bilmeniz gerekiyor bunlar
1.Kafiyesiz şiir şiir değildir
2.Ölçü şaşırtıcı bir biçimde şiiri güzelleştirir
3.Şiir duygudan ibaret değildir
4.gelişi güzel aklına geleni yazarak kafiyesiz şiirimsiler üreten ve bu ürettiği güzel olan birkaç kişi vardır ancak onlardan biri olma ihtimaliniz piyangoyu kazanma ihtimalinizden bile daha düşüktür.
Evet şimdi burada yazacağım şey şu: Diyelim ki kitap okumayı seven (sevmiyorsanız hemen şiir yazma fikrinden vazgeçin) ve şiir yarışması kazanmak isteyen birisiniz yapmanız gerekeni aşama aşama anlatacağım.
1.Kafiyelere ve ölçülere dikkat etmeden bir şey karalayın eğer içinizden geliyorsa duygularınızı yansıtsın ama bu olmazsa olmaz şart değil. Örnek:
benim küçük kayığım
ne de severdim seni
akan suda gittin
sonra ağlattın beni
kafiye önemli değil dediğim halde kafiyeli yazmamın sırrı şairlikten biraz anlamam becerebiliyorsanız sizde en böyle yapın ama yapamıyorsanız önemli değil
2.Ön kafiyelendirme yapın:Ölçü yokken kafiye kolaydır birkaç kafiye koyun mantıklı olmasa da olur sonraki aşamada zaten önemsiz olacaklar.
3.Ölçüyü belirleyin: Ölçümüz hece ölçüsü olacak tabi ki ilk yazdığınız şeyin hece sayısını sayın ve yapabileceğiniz en yakın şeyi yapın benimki 7liye uygun.
3,4 şeklinde yani ilk vurguda 3 ikinci vurguda 4 hece olacak izleyin
bu noktada epey uğraşmalısınız
gigigi,gigigigi
küçücük kayığım, olmadı çünkü altı hece
benim küçük kayığım bu da olmuyor 7 hecesi olsa da 2,2,3 şekilnde
küçücük kayıkcığım 3,4 oldu fakat 3.mısra bu mısra ile kafiyeli olmak zorunda bu ise bu işi çok zorlaştırır (ğım ile kafiye bulmayı bir deneyin) bu tür durumlarda kelimelerin yerlerini değiştirin
kayığım küçücüktü devam ediyoruz gördüğünüz ilk yazdıklarımızla sonrakiler anlam olarak uyuşmalı ki hem anlamı hem ölçüyü hem kafiyeyi verebilelim
ikinci mısrayı nasıl yapabileceğimi beş dakika düşünmem gerekti galiba şöyle olur
öyle çok severdimki diyebirisinizki öyle çok 2,1 değilmi bütünleşik söylendiği için değil
üçüncü mısrada birinci ile kafiye olmak zorunda bunu unutmayın ve anlam işini ilk beyitte çözün ki ikincisinde kafiyelendirme yapabilesiniz
sonrada suya düştü 3,2,2 ama suya düştü bütünleşik dikkat
dördüncü mısra ikinciyle kafiyeli olmalı (tabi kafiye durumları sizin keyfinize ve edebiyat kurallarına göre istediğiniz gibi ayarlanabilir)
kayboldun
ki ile kafiyeli bir şey bulamıyorum bu yüzden hem üstü hem altı değiştirip birlikle düşünüceğim
öyle çok severdimya
kayboldun battıdünya
evet böylece hem anlamı hem ölçüyü hem kafiyeyi tutturduk son hali yazalım
kayığım küçücüktü
öyle çok severdim ya
sonrada suya düştü
onunla battı dünya
kayboldun'u son anda onunla kelimesi ile değiştirdim çünkü böyle daha hoş olacağını düşündüm gördünüz işte şiir yarışmaları bu şekilde emek ve teknikle kazanılır.
3,4 bu bütünleşik ayrık kelimeleri bütünleşik okuyun böylece ritmi korursunuz.
1.Kafiyesiz şiir şiir değildir
2.Ölçü şaşırtıcı bir biçimde şiiri güzelleştirir
3.Şiir duygudan ibaret değildir
4.gelişi güzel aklına geleni yazarak kafiyesiz şiirimsiler üreten ve bu ürettiği güzel olan birkaç kişi vardır ancak onlardan biri olma ihtimaliniz piyangoyu kazanma ihtimalinizden bile daha düşüktür.
Evet şimdi burada yazacağım şey şu: Diyelim ki kitap okumayı seven (sevmiyorsanız hemen şiir yazma fikrinden vazgeçin) ve şiir yarışması kazanmak isteyen birisiniz yapmanız gerekeni aşama aşama anlatacağım.
1.Kafiyelere ve ölçülere dikkat etmeden bir şey karalayın eğer içinizden geliyorsa duygularınızı yansıtsın ama bu olmazsa olmaz şart değil. Örnek:
benim küçük kayığım
ne de severdim seni
akan suda gittin
sonra ağlattın beni
kafiye önemli değil dediğim halde kafiyeli yazmamın sırrı şairlikten biraz anlamam becerebiliyorsanız sizde en böyle yapın ama yapamıyorsanız önemli değil
2.Ön kafiyelendirme yapın:Ölçü yokken kafiye kolaydır birkaç kafiye koyun mantıklı olmasa da olur sonraki aşamada zaten önemsiz olacaklar.
3.Ölçüyü belirleyin: Ölçümüz hece ölçüsü olacak tabi ki ilk yazdığınız şeyin hece sayısını sayın ve yapabileceğiniz en yakın şeyi yapın benimki 7liye uygun.
3,4 şeklinde yani ilk vurguda 3 ikinci vurguda 4 hece olacak izleyin
bu noktada epey uğraşmalısınız
gigigi,gigigigi
küçücük kayığım, olmadı çünkü altı hece
benim küçük kayığım bu da olmuyor 7 hecesi olsa da 2,2,3 şekilnde
küçücük kayıkcığım 3,4 oldu fakat 3.mısra bu mısra ile kafiyeli olmak zorunda bu ise bu işi çok zorlaştırır (ğım ile kafiye bulmayı bir deneyin) bu tür durumlarda kelimelerin yerlerini değiştirin
kayığım küçücüktü devam ediyoruz gördüğünüz ilk yazdıklarımızla sonrakiler anlam olarak uyuşmalı ki hem anlamı hem ölçüyü hem kafiyeyi verebilelim
ikinci mısrayı nasıl yapabileceğimi beş dakika düşünmem gerekti galiba şöyle olur
öyle çok severdimki diyebirisinizki öyle çok 2,1 değilmi bütünleşik söylendiği için değil
üçüncü mısrada birinci ile kafiye olmak zorunda bunu unutmayın ve anlam işini ilk beyitte çözün ki ikincisinde kafiyelendirme yapabilesiniz
sonrada suya düştü 3,2,2 ama suya düştü bütünleşik dikkat
dördüncü mısra ikinciyle kafiyeli olmalı (tabi kafiye durumları sizin keyfinize ve edebiyat kurallarına göre istediğiniz gibi ayarlanabilir)
kayboldun
ki ile kafiyeli bir şey bulamıyorum bu yüzden hem üstü hem altı değiştirip birlikle düşünüceğim
öyle çok severdimya
kayboldun battıdünya
evet böylece hem anlamı hem ölçüyü hem kafiyeyi tutturduk son hali yazalım
kayığım küçücüktü
öyle çok severdim ya
sonrada suya düştü
onunla battı dünya
kayboldun'u son anda onunla kelimesi ile değiştirdim çünkü böyle daha hoş olacağını düşündüm gördünüz işte şiir yarışmaları bu şekilde emek ve teknikle kazanılır.
3,4 bu bütünleşik ayrık kelimeleri bütünleşik okuyun böylece ritmi korursunuz.
27 Haziran 2012 Çarşamba
Yapmak istediğim bir oyun modu
Önce sağlam güzel
grafikli bir strateji oyunu bulunmalı, modern zamanda geçen ve gerçekçi, turn-
based ya da real time olabilir. Sonra yapılacak mod şundan ibaret olacak bir
savaş var bu savaş küçük bir ülkede cereyan ediyor. Bir iç savaş ya da iki
küçük ülkenin savaşı ülkelerin toplam hazineleri ve gelirlerinin yanı sıra
toplam nüfusları da oyunun başından belli olacak. Mesela Kömüristan bir milyar
dolar hazine, beş yüz bin nüfus yirmi bin asker yüz tank yirmi helkopter otuz
uçak(küçük ve eski uçaklar), beşyüz zırhlı taşıyıcı muhtelif sayısı belli araç
gereç. Mermerya sekizyüz milyon dolar hazine, altı yüzbin nüfus gibi yirmi
beşbin asker ve sayılı araç gereç silah gibi. Sonra oyun başlayacak oyunda
yüzbaşı ya da teğmen gibi küçük bir rütbe ile başlanacak ve modun orijinal
oyundan ilk farkı piyadelerin çok bol, zırhlı araçların özellikle tankların
nadir olması olacak. Mesela oyuna ilk
başlandığında emrinizde elli askeriniz(beş tane onarlı birlik gibi düşünün)
olacak ancak sadece bir tane zırhlı personel taşıyıcınız bulunacak. İkinci
farkı çatışmalarda kayıp vermekte verdirmekte daha zor olacak: piyadeler hemen
siper alıp uzun süre çatışacak(bunun için biraz ekstra yazılım gerekecektir )
bu yüzden hantal toplar ve sınırlı sayıda bulunacak rpg cephanesi çok önemli
olacak. Bunun yanı sıra düşmanı iki farklı açıdan ateş altına almakta çok
etkiyi olacak özellikle düşman piyadesinin arkasına dolanmak düşmanı hemen
bitirecek, bu yüzden piyadeler özellikle siper almadıkları zaman çok kayıp
verecekler ki bu durumun önüne geçilebilsin düşmanı kuşatmak kolay olmasın.
Oynanışta topların ve zırhlı araçların büyük üstünlüğü cephane sınırı ile
azaltılacak. Oyunun oynanışının
farkları bunlar olacak ancak esas fark görev sisteminde olacak mesela: Oyunda
en beceriksiz oyuncunun bile kolayca başarabileceği bir ana görev olacak. Bunun
yanı sıra en az üç tane de yan görev olacak bu yan görevleri yaptıkça terfi
puanı kazanılacak ve rütbe atlanacak. Sadece ana görevleri yaparak oyunun
başında teğmen iken oyunun sonunda yani savaş bittiğinde hepi topu yüzbaşı
olunmuş olabilecek. İkinci önemli
mesele birlikleri korumak olacak çünkü takviye ve kaynaklar epey sınırlı
olacak, her görevde bir önceki görevdeki askerlerimiz aynı halde yer alacak
takviyeler ise başarı ile orantılı olacak. Üçüncü
bir farksa savaşta verilen zarar mesela diyelim görevin birinde çok zor bir iş
başarıp düşmanın uçak savar bataryalarını ele geçirdiniz ve on uçağını
düşürdünüz hem sağlam bir terfi alacak hem de bir daha o uçaklarca oyun boyunca
rahatsız edilmeyeceğinizden o cephede işiniz oldukça kolaylaşacak. Ya da
tankları düşünün, göreviniz olmadığı halde on düşman tankını patlatmayı
başardınız, ilerleyen bölümlerde görevleri gerçekleştirmek kolaylaşacak çünkü
başta belirttiğim gibi oyunda silah sayısı sınırlı ve para da az bundan dolayı
bir sürü uğraştan sonra yok ettiğiniz düşmanların yerine hemen yenisinin
gelebildiği bir oyun olmayacak. Peki,
tüm bunlar nasıl olacak, basit oyunda bir ana harita olacak ülkelerin ve
orduların durumunu gösterecek beş cephe bulunacak ve buralarda asker ve araç
sayıları belli olacak, bu ana harita bu tür verileri görev öncesi göstermek
dışında çok bir işleve sahip olmayacak. Terfi
ettikçe elbette sizin ve dolayısıyla savaştığınız düşmanın birlikleri büyücek
başlarda ana ordunun yan görevlerini yapan bir birlik iken zamanla cephe
komutanı bile olabileceksiniz. Oyunda senaryo yazılardan ibaret olacak ama
başarı savaş zamanı ve toplam ölen insanla belirlenecek yani oyunda sadece ana
görevleri yapıp terfi etmeden sekiz, on sene süren bir savaşın içinde ülkenin
kaynaklarını ve insanlarını kaybetmesini izleyebileceğiniz gibi. Kısa sürede
çok büyük başarılar elde edip şehirlerin savaş alanına dönmesini sivillerin
ölmesini (oyunda binalar kullanılacak ve kullanıldığında bu işin çaresi binayı
yıkmak olacak ama genelde yerleşim yerleri de tahliye edilmemiş olacak bu
siviller savaş esnasında barınaklarda olacak değillerse ortalıkta koşuşacaklar.
) Her iki ülkeye de iyilik yapıp bir, iki senede savaşın bitmesini
sağlayabileceksiniz, bu durumda hem askerlerin hem vatandaşların hem de savaş
uzadığında size verilmeye başlanan düşmanın şu para kaynağını yok et bu sanayi
sitesini bombabala gibi görevler sonucunda oluşacak harabe durdurulacak ve
bütün oyundaki esas amaç bu olacak.
Bıkkınlık noktası
Ülkemiz sürekli hakaret altında, zayıfız. İnsanlarımızın çok büyük çoğunluğu (sadece medya değil) değil savaş en küçük bir çatışma dahi istemiyor bunun birkaç sebebi var sıralamam gerekirse:
1. Otuz yıldır savaştığımız pkk ya diş geçiremedik, insanlarımız ordumuzun güçlü olduğuna artık inanmıyorlar ve Osmanlının son döneminde olduğu gibi güçsüz bir ordu ile girilen savaşların bize yenilgi getireceğini bilmeseler de seziyorlar.
2. Son üç yüz yıldır savaş ve kazanım kelimeleri yan yana gelmiyor bu millet için. Kazansak bile döktüğümüz kanın onda biri nispetinde kazanım elde edeceğimizi çünkü uluslar arası düzlemde bizi destekleyen devletlerin olmadığını biliyorlar ya da hissediyorlar.
3. Evlatlarını işe yaramazca kaybetmek istemiyorlar herkes şunu bilmeli: Başka devletler savaşları kaybetseler de düşmanlarını bir daha savaşamayacak kadar hasar verirler (Amerika Vietnam örneği) biz ise kazansak bile kaybeden hemen gücünü geri toplar çünkü ortada hasar yoktur (Osmanlı Sırbistan, Osmanlı Yunanistan, Osmanlı Bulgaristan, Türkiye Cumhuriyeti Ermenistan ) çünkü Türk milleti sivillere zarar vermez hatta esir askerlere bile çok işi davranır (Biz Çanakkale'de esir İngiliz askerlerini aç olduğumuz halde en iyi şekilde besledik ama onlar bizimkileri aşırı klorlanmış sularla kör ettiler) bu bizi savaşması en kolay göze alınan ülke haline getiriyor. Bir örnekle açıklamak gerekirse iki tane adam olsun aynı güçte olsunlar bir başka adamsa bu ikisinden birine çatmaya niyetlensin diğer ülkeleri temsil eden adam saldırganla dövüşür eğer saldırgan yere düşerse onu aylarca hastaneden çıkamayacak şekilde benzetir eğer kazanırsa ilk fırsatta onun arkasından başına bela olacak yığınla iş yapar. Gelelim Türkiyeyi temsil eden adama o kendisine saldıran saldırganı olabilecek en yumuşak şekilde durdurur ve yere düşünce onu dövmez. Eğer yenilirse de kendisine ne yapılırsa yapılsın kin tutmaya zahmet etmez her zaman babaların suçları oğullara geçmez anlayışını savunduğundan gücünü geri kazandığında intikam almaz. İşte böyle siz bu iki adamdan birine saldıracak olsanız hangisine saldırırsınız?
Tabi anlamsız kan dökmektir bizim için savaşmak kendi kanımızı anlamsızca boşa harcamaktır. Çünkü biz savaşmayı bilmiyoruz. Bizim milletimiz bu mantığı sürdüremez sürdürürse boş yere niye biz yeniliyoruz diye ağlarız.
1. Otuz yıldır savaştığımız pkk ya diş geçiremedik, insanlarımız ordumuzun güçlü olduğuna artık inanmıyorlar ve Osmanlının son döneminde olduğu gibi güçsüz bir ordu ile girilen savaşların bize yenilgi getireceğini bilmeseler de seziyorlar.
2. Son üç yüz yıldır savaş ve kazanım kelimeleri yan yana gelmiyor bu millet için. Kazansak bile döktüğümüz kanın onda biri nispetinde kazanım elde edeceğimizi çünkü uluslar arası düzlemde bizi destekleyen devletlerin olmadığını biliyorlar ya da hissediyorlar.
3. Evlatlarını işe yaramazca kaybetmek istemiyorlar herkes şunu bilmeli: Başka devletler savaşları kaybetseler de düşmanlarını bir daha savaşamayacak kadar hasar verirler (Amerika Vietnam örneği) biz ise kazansak bile kaybeden hemen gücünü geri toplar çünkü ortada hasar yoktur (Osmanlı Sırbistan, Osmanlı Yunanistan, Osmanlı Bulgaristan, Türkiye Cumhuriyeti Ermenistan ) çünkü Türk milleti sivillere zarar vermez hatta esir askerlere bile çok işi davranır (Biz Çanakkale'de esir İngiliz askerlerini aç olduğumuz halde en iyi şekilde besledik ama onlar bizimkileri aşırı klorlanmış sularla kör ettiler) bu bizi savaşması en kolay göze alınan ülke haline getiriyor. Bir örnekle açıklamak gerekirse iki tane adam olsun aynı güçte olsunlar bir başka adamsa bu ikisinden birine çatmaya niyetlensin diğer ülkeleri temsil eden adam saldırganla dövüşür eğer saldırgan yere düşerse onu aylarca hastaneden çıkamayacak şekilde benzetir eğer kazanırsa ilk fırsatta onun arkasından başına bela olacak yığınla iş yapar. Gelelim Türkiyeyi temsil eden adama o kendisine saldıran saldırganı olabilecek en yumuşak şekilde durdurur ve yere düşünce onu dövmez. Eğer yenilirse de kendisine ne yapılırsa yapılsın kin tutmaya zahmet etmez her zaman babaların suçları oğullara geçmez anlayışını savunduğundan gücünü geri kazandığında intikam almaz. İşte böyle siz bu iki adamdan birine saldıracak olsanız hangisine saldırırsınız?
Tabi anlamsız kan dökmektir bizim için savaşmak kendi kanımızı anlamsızca boşa harcamaktır. Çünkü biz savaşmayı bilmiyoruz. Bizim milletimiz bu mantığı sürdüremez sürdürürse boş yere niye biz yeniliyoruz diye ağlarız.
26 Haziran 2012 Salı
Sakince anlatıyım
Suriye meselesinde savaş istemiyoruz diyenlere küfrettim durdum. Pek bir anlamı yok ama bir gün bu bloğu birileri okursa diye neden savaşın gerekli olduğunu anlatayım.
Basitçe savaş ciddiyet ve caydırıcılık için gerekiyor elinde dünyanın en büyük ordusu da olsa kullanmayacaksan sen zayıfsın, kimse seni ciddiye almaz ama gücünü kullandığında ise sonuçların önüne kimse geçemez. Bunun en basit örneği kıbrıstır biz müdahale edene kadar tüm uluslar arası hukuk kuralları palavradan ibaretti ama biraz mermi biraz bomba bu işi çözdük ve bir anda hukuk kuralları geçerli olmaya başladı. Dünya devletler düzlemi bir kurtlar sofrası ve hakkını ısırıp alamayacak kurt açlıktan ölür. Aynı şey devletler içinde geçerli ısırıp hakkını alamayan devlet mahvolur gider. Peki savaş istemiyoruz diyenlere ne denecek? Biz en son artisliğimizi kardak adasında yaptık o zamandan beri sırasıyla askerimizin kafasına torba geçirilmesi (verdiğimiz tepki çok cılızdı (yok gibi bişeydi) ama o zamanki şartlarda anlaşılabilirdi.) mavi marmarada vatandaşlarımızın katledilmesi (gayet güzel savaş sebebiydi ama biz israille savaşmayı göze alamayacak kadar güçsüzüz ve bütün dünya bunu biliyor) ve en son da bu uçağımızın suriyece düşürülmesi hadisesi. Mesele şu sadece havlayan ama asla ısırmayan bir köpek gibi algılanıyoruz artık. Uçağımızın düşürüldüğünü öğrendiğimde en azından tehdit dolu bir tatbikat bekliyordum. Ama hiç bir şey olmadı, artık bu üç oldu ve bütün devletler bizim sızlanmak ve yakınmaktan başka hiç bir şeye güç yetiremiyeceğimizi biliyorlar. Rusya devlet başkanının bir sözü vardır "Kimseyi güçsüzlüğümüzle tahrik etmeyeceğiz" rusya gürcistanda gücünü gösterene kadar pek ciddiye alınmayan bir ülke olmuştu çevresindeki bütün ülkelerde renkli devrimler yapılıyordu ve sonuç bir küçük savaş ve yeniden milletler muvazenesinde ciddiye alınan bir devlet haline geldi. Barış severliğin ve pasifistliğin bir limiti vardır o limite kadar pasifistlik barışla sonuçlanır o limitten sonra ise çok büyük savaşlara yol açar. Barışı sevdiğini söyleyen insanlar aklını başına almalı çünkü silahların gölgesi yoksa barış bitmiş demektir. Boşnaklar barıştan başka bir şey istemedi ve barışı çok güzel aldılar. Silahı olmayan için barış köleliktir... Benden inciler. Daha pek çok söz söyleyebilirim bu konuda ama bu kadar yeter.
25 Haziran 2012 Pazartesi
Bir konuda da biz haksız olmayalım
Televizyonlarda haberler, haberlerde söylenense sürekli türkiyenin haksız olduğu, kabul etmeliyim koca ülkede bir ben bizim haklı olduğumuzu düşünüyorum.
Ermeni meselesi örneğin herkes ağız birliği etmiş sağı da solu da biz bu suçu işledik diyor. Hayır işlesek gam yemeyeceğim ama bütün dünya aynı şeyi tekrarlayınca bizimkilerde mecburen kabullendi sanırım.
Hadi şöylece bir mantığımızı toplayalım 1, Dünya savaşı esnası 1915 yılına bir göz atalım. Savaş öncesi balkan harbinde anamız ağlamış. Ordularımız orta-doğuda ser sefil savaşıyor Sarıkamış'ta 90 bin şehit yemen daha beter çanakkalede 250 bin şehit vermekle meşgulüz tüm bunlar hepi topu on milyon olan bir milletin başına geliyor hesap edin. Yani savaşacak durumda olan erkeklerin tamamı ya cephede ya şehit düşmüş. Sonra nedense zaten başına pişmiş tavuğun başına gelenden çok iş gelmiş milletimiz kalkmış birde ermenilere soykırım yapmış (!) akıl var mantık var biz nereye ermeniler katledip ellerine isyan sebebi veriyoruz? Bir ermeniler eksik kaldı onlarlada savaşalım diye mi? Ben kime anlatıyorum ki bu ülkede biz haklıyız demek suç olmuş.
Ermeni meselesi örneğin herkes ağız birliği etmiş sağı da solu da biz bu suçu işledik diyor. Hayır işlesek gam yemeyeceğim ama bütün dünya aynı şeyi tekrarlayınca bizimkilerde mecburen kabullendi sanırım.
Hadi şöylece bir mantığımızı toplayalım 1, Dünya savaşı esnası 1915 yılına bir göz atalım. Savaş öncesi balkan harbinde anamız ağlamış. Ordularımız orta-doğuda ser sefil savaşıyor Sarıkamış'ta 90 bin şehit yemen daha beter çanakkalede 250 bin şehit vermekle meşgulüz tüm bunlar hepi topu on milyon olan bir milletin başına geliyor hesap edin. Yani savaşacak durumda olan erkeklerin tamamı ya cephede ya şehit düşmüş. Sonra nedense zaten başına pişmiş tavuğun başına gelenden çok iş gelmiş milletimiz kalkmış birde ermenilere soykırım yapmış (!) akıl var mantık var biz nereye ermeniler katledip ellerine isyan sebebi veriyoruz? Bir ermeniler eksik kaldı onlarlada savaşalım diye mi? Ben kime anlatıyorum ki bu ülkede biz haklıyız demek suç olmuş.
Ne olmalı neden olmalı
Ben uçağımızın düşürülmesi ile birlikte bu blogu açtım, öfkeliydim ve birileri beni duysun istedim. Tabi kimse beni duymadı o ayrı, ama nete not düşeceğim. Nete not düşeceğim ki gelecekte çocuklarımıza tarih dersi verilirken "bir tane bile geleceği ön görebilen adam yok muydu? " sorusuna cevap olsun CEVAP:BEN VARDIM! Evet gelecekte ne olacağını biliyorum: Türkiye elinden şekeri alınmış çocuk misali Başta Amerika olmak üzere krizle boğuşan ve Türkiyeyi zerre miskal umursamayan müttefiklerine koşup "uvaa, uvaa bize yardım edin" diye ağlayacak onlarda "çok işimiz var başka zaman gel" diyecek. Türkiye kendisinin üçte biri gücündeki suriye karşısında ezilmiş olacak muhtemelen ilk saldırıya ciddi bir tepki olmayınca suriye daha da küstahlaşacaktır. Tacizler artınca ülkemizin iyice güçten düşmüş daha önemlisi korkak bir devlet olduğu anlaşılacak ve tüm komşularımız elinden sızlanıp konuşmaktan başka bir şey gelmiyen ülkemizi taciz edecekler çok geçmeden sınırı geçip türk köylerini basıp erkekleri vurup kadınlarımıza tecavüz edecek ermenilerden özür istiyen dünyanın en ödlek devleti olacağız.
Peki ne yapılmalı? Kimseyi beklemeye gerek yok savaş ilanına da, ani bir saldırı ile baskın basanındır usülü suriyeye saldırmalıyız, füzelerinin ve tanklarını bir hava saldırısı ile yok edip bize fırlatacakları ne varsa olabildiğince füze savunma füzeleriyle durdurmalıyız. Bu esnada çok sayıda uçak kaybediceğiz ama sorun değil zaten F-4 leri 2020 de tedavülden kaldıracaktık onları kullanırız. Pilotlarda bi zahmet fırlatma tuşundan el çekmeden uçarlar böylece pilot kaybımızda az olur. Ya da F-4 lere insansız uçuş mekanizması takıp insansız uçağa çeviririz, yeterli teknolojimiz var. Sonra tanklarla gireriz muhalif şehirlerine bir şey yapmadan kahraman gibi karşılanır esat yanlısı şehirleri ise hiç risk almadan obüslerle bombalarız. İnsanlar esadın yanında durursa helak olucağını ve bizim merhamet etmeyip teslim olmayan şehirleri toptan yok edeceğimizi anlarlar. Sonuç güzel olur bir daha kimse özellikle bastı bacak devletler bize saldıramaz ve karşımızda titrerler biz de gücümüzü ispat etmiş ve saygınlığımızı ve caydırıcılığımızı epey arttırmış oluruz.
Peki ne yapılmalı? Kimseyi beklemeye gerek yok savaş ilanına da, ani bir saldırı ile baskın basanındır usülü suriyeye saldırmalıyız, füzelerinin ve tanklarını bir hava saldırısı ile yok edip bize fırlatacakları ne varsa olabildiğince füze savunma füzeleriyle durdurmalıyız. Bu esnada çok sayıda uçak kaybediceğiz ama sorun değil zaten F-4 leri 2020 de tedavülden kaldıracaktık onları kullanırız. Pilotlarda bi zahmet fırlatma tuşundan el çekmeden uçarlar böylece pilot kaybımızda az olur. Ya da F-4 lere insansız uçuş mekanizması takıp insansız uçağa çeviririz, yeterli teknolojimiz var. Sonra tanklarla gireriz muhalif şehirlerine bir şey yapmadan kahraman gibi karşılanır esat yanlısı şehirleri ise hiç risk almadan obüslerle bombalarız. İnsanlar esadın yanında durursa helak olucağını ve bizim merhamet etmeyip teslim olmayan şehirleri toptan yok edeceğimizi anlarlar. Sonuç güzel olur bir daha kimse özellikle bastı bacak devletler bize saldıramaz ve karşımızda titrerler biz de gücümüzü ispat etmiş ve saygınlığımızı ve caydırıcılığımızı epey arttırmış oluruz.
23 Haziran 2012 Cumartesi
Suriye'nin vurduğu kartal
İşte düşürülen uçağımızla aynı modelde bir uçak, bir F-4. Bizim vatandaşımız pek bilmez ama ülkemiz her işini bu ellilerden kalma uçakla görür yetmişlerin sonundan beri elimizde bulunan F-16 larsa ancak yunanlarla it dalaşı yaparken kullanılır. Bu resmi koydum çünkü düşürülen uçağımızdan bahseden televizyonlar sürekli F-16 görüntüsü koymaktalar.
Gelelim asıl meseleye bu gün iyice anlamış bulunmaktayım ki bizim ülkemiz ödlek zavallılarca yönetilmekte, medyamız ödlek zavallıların elinde ve bunlar kendilerini saklayacak delik arıyor neredeyse. Nasıl olurda bir ülke medyası uçağını düşüren bir ülkeye karşı "Ama pilotları aramaya yardım ediyorlar, bir yanlışlık olmuş unutalım gitsin" tarzı bir tavır takınabilir? Nasıl "onurlu" hükümet yetkilileri bu kadar cılız ve şapşalca tepkiler verebilir? Neyse dün israil bu gün suriye bakalım yarın kim ensemize bir tane patlatacak, iyice şamar oğlanına döndük benden söylemesi.
Gelelim asıl meseleye bu gün iyice anlamış bulunmaktayım ki bizim ülkemiz ödlek zavallılarca yönetilmekte, medyamız ödlek zavallıların elinde ve bunlar kendilerini saklayacak delik arıyor neredeyse. Nasıl olurda bir ülke medyası uçağını düşüren bir ülkeye karşı "Ama pilotları aramaya yardım ediyorlar, bir yanlışlık olmuş unutalım gitsin" tarzı bir tavır takınabilir? Nasıl "onurlu" hükümet yetkilileri bu kadar cılız ve şapşalca tepkiler verebilir? Neyse dün israil bu gün suriye bakalım yarın kim ensemize bir tane patlatacak, iyice şamar oğlanına döndük benden söylemesi.
Görmüyormusunuz?
Bu gün ülkemiz nasıl üç kuruşluk zerre onuru olmayan bir yere dönüştü gördük.
Kimse umursamıyor birileri askerliğini yapan gencecik delikanlıları şehit ediyor
ama medyamızda bunu kimse kötü bir şey olarak görmüyor pkk en ağır
saldırıları yapıyor ve ülkemizde medyamız sanki vazo kıran beş yaşındaki çocuğa
"Aaa niye böyle yaptın biraz dikkat etseydin daha hoş olmazmıydı" der gibi tepki
veriyor. Askerin polisin en küçük hatası hapislerde biterken teröriste hiç bir şey
olmuyor. Çatışma esnasında kazaen bir sivil vuran asker ve polis otuz yıl yerken
onlarca kişinin kanı elinde olan teröristler ne ceza alıyor? Devlet o askeri, polisi
hapse tıkınca ne olur bilmiyor mu? Bu ülkede artık hükümetin bir şeyi fark
etmesi lazım: ANTİ MİLİTARİZMİN BOKUNU ÇIKARDILAR!!!
Kimse umursamıyor birileri askerliğini yapan gencecik delikanlıları şehit ediyor
ama medyamızda bunu kimse kötü bir şey olarak görmüyor pkk en ağır
saldırıları yapıyor ve ülkemizde medyamız sanki vazo kıran beş yaşındaki çocuğa
"Aaa niye böyle yaptın biraz dikkat etseydin daha hoş olmazmıydı" der gibi tepki
veriyor. Askerin polisin en küçük hatası hapislerde biterken teröriste hiç bir şey
olmuyor. Çatışma esnasında kazaen bir sivil vuran asker ve polis otuz yıl yerken
onlarca kişinin kanı elinde olan teröristler ne ceza alıyor? Devlet o askeri, polisi
hapse tıkınca ne olur bilmiyor mu? Bu ülkede artık hükümetin bir şeyi fark
etmesi lazım: ANTİ MİLİTARİZMİN BOKUNU ÇIKARDILAR!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)